Ukrayna’da yaşanan çatışmaların ortasında futbolun hem umut hem de dayanıklılık kaynağı olabileceğini gösteren çarpıcı bir hikâye sahneye çıktı. Shakhtar Teknik Direktörü Arda Turan, sezonu yalnızca LNZ Cherkasy karşısındaki tek mağlubiyetle geride bırakırken, saha sonuçlarından çok daha derin bir insan hikâyesini kamuoyuyla paylaştı. Turan’ın anlattıkları, sporun ötesine geçip hayatın kırılganlığına, insani duruşa ve moral gücüne ışık tuttu.
“Maçtan bir gece önce bombalar atıldı, sığınağa indik”
Turan, Ukrayna Ligi’nde yaşadıkları zorlu koşulları anlatırken, savaşın günlük hayat üzerindeki etkilerini tüm gerçekliğiyle aktardı. Kritik maç öncesi yaşanan saldırı nedeniyle tüm takımın sığınağa indiğini belirten Turan, “Korkmuyorduk, ama sevdiklerimiz için ciddi bir endişe taşıyorduk” dedi. O gece hiç uyumadıklarını ve ertesi gün sahaya büyük bir stresle çıktıklarını vurguladı.
Ateş hattının içinden gelen ziyaret: Sekiz yaşında, 35 ameliyat
Ancak Arda Turan’ın yaşadığı en derin an, futbolun çok ötesindeydi. Shakhtar taraftarı sekiz yaşındaki Roman, evi bombalandığında aldığı yaralar nedeniyle tam 35 ameliyat geçirmişti. Yaşadığı ağır travmaya rağmen futbola tutkuyla bağlı olan Roman, teknik direktörü ziyaret ederek onu şaşırtan ve duygulandıran o cümleyi söyledi:
“Hocam üzülme. Hayatta iyi günler de var, kötü günler de. Devam etmek zorundasın.”
Turan, bu sözlerin kendisine hayatın ağırlığını yeniden hatırlattığını belirtti:
“Hayatta 35 kez ameliyat edilmiş sekiz yaşındaki bir çocuktan aldığım bir ders… Futbolun gerçek hayata göre ne kadar küçük kaldığını bir kez daha gördüm.”
“Futbol önemli, ama hayat kadar gerçek değil”
Arda Turan, sporun değerini küçümsemeden fakat doğru yere koyarak konuştu.
“Futbol bizim işimiz, bizi izleyen milyonlar için saygıyla oynamak zorundayız. Ama sonuçta bu bir eğlence. Hayat kadar gerçek değil. Aradaki farkı anlamalıyız.” ifadelerini kullandı.
Şampiyonluk hedefi artık kişisel bir hikâyeye dönüştü
Turan, sezonun geri kalanını daha büyük bir hedefle tamamladıklarını söyledi:
“Bu şampiyonluğu Roman için çok istiyorum. Onun bana verdiği güç artık benim için bir rüya gibi. Sahadaki her mücadelemizde Roman’ın sözleri aklımda.”
Savaşın içinde futbol bir direniş alanına dönüşüyor
Ukrayna’da devam eden çatışmalara rağmen lig organizasyonunun sürdürülmesi, sporun moral ve dayanışma gücünü canlı tutuyor. Arda Turan’ın deneyimi, futbolcuların ve teknik ekiplerin sadece rakiplerine karşı değil, zor şartlara karşı da mücadele verdiğini net biçimde ortaya koyuyor.
Sahanın yeşili ile savaşın gri gölgesi arasındaki bu zıtlık, yalnızca spor sayfalarına değil, insanlık değerlerine de not düşülen bir gerçeklik sunuyor. Turan’ın anlattıkları hem spor dünyasında hem de toplumda yankı bulurken, Roman’ın cesareti bu sezonun en unutulmaz hikâyelerinden biri olarak tarihe geçiyor.
Bu hikâye, şampiyonluk kupasının yalnızca bir sportif başarı değil, umut ve direnişin sembolü olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor.
Simge Eczanesi 
