Yalova’da DEAŞ-Horasan yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda 3 polis memurunun şehit olduğu saldırının ardından, örgütün Türkiye’deki yapılanmasına ilişkin dikkat çekici ayrıntılar ve çarpıcı iddialar kamuoyunun gündemine taşındı.
Gazeteci İsmail Saymaz, kaleme aldığı köşe yazısında, Yalova merkezli DEAŞ-Horasan hücresinin uzun süredir güvenlik birimlerinin takibinde olduğunu, buna rağmen örgüt mensuplarının adli süreçler sonucunda serbest kaldığını ve bu durumun ağır bir güvenlik zafiyetine yol açtığını ileri sürdü.
Gece Baskını, Uzun Süren Çatışma, 3 Şehit
Yalova’nın İsmetpaşa Mahallesi’nde 02.15 sıralarında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince DEAŞ-Horasan sempatizanlarının bulunduğu adrese operasyon düzenlendi. Evden açılan ateş sonucu çatışma çıktı.
Bursa’dan Polis Özel Harekât ve jandarma komandolarının da katıldığı operasyon, yaklaşık 7 saat süren çatışmanın ardından 09.40’ta sona erdi.
Çatışmada;
- 3 polis memuru şehit oldu,
- 8 polis ve 1 bekçi yaralandı,
- Evde bulunan 5 kadın ve 6 çocuk sağ olarak çıkarıldı,
- Tamamı Türk vatandaşı olan 6 DEAŞ mensubu ölü ele geçirildi.
“DEAŞ-Horasan Hücresi Biliniyordu” İddiası
Saymaz’ın aktardığı bilgilere göre, çatışmada ölen örgüt mensuplarından Zafer Umutlu ve Haşem Sordabak, Yalova Emniyeti tarafından daha önce bilinen isimlerdi.
Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın 1 Ekim 2024 tarihli yazısında, bu isimlerin DEAŞ-Horasan’a katılma ihtimali bulunan kişiler arasında yer aldığı, haklarında yurt dışı çıkış yasağı bulunduğu ifade edildi.
Bu durum, hücrenin en az bir yıldır istihbari takipte olduğu, ancak operasyonun geç kalmış olabileceği yönünde ciddi tartışmalara yol açtı.
Beraat Kararları ve “Sempati Suç Değildir” Gerekçesi
Zafer Umutlu ve Haşem Sordabak’ın, Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen DEAŞ-Horasan davasında örgüt üyeliğinden beraat ettiği ortaya çıktı.
Mahkeme kararında;
- Sanıkların eylemlerinin “örgütsel bağ kurma” düzeyine ulaşmadığı,
- Faaliyetlerin “sempati boyutunda kaldığı”,
- Dış dünyaya yansıyan somut bir eylem bulunmadığı
gerekçelerine yer verildi.
Umutlu’nun beraatine ilişkin gerekçeli kararın, çatışmanın yaşandığı gün kendisine tebliğ edildiği bilgisi ise dikkat çekti.
Aile İçi Şiddet, Silahlı Tehdit ve Radikalleşme İddiaları
Haşem Sordabak’a ilişkin dosyada, örgütsel radikalleşmenin aile içi şiddete kadar vardığı iddiaları yer aldı.
Anne ve baba ifadelerinde;
- Çocuklarının kendilerini “kâfir” ilan ettiği,
- “Cihat” gerekçesiyle annelerini alıkoymaya çalıştıkları,
- Aile bireylerine silah doğrulttukları
iddia edildi.
Mahkeme, bu olaylar nedeniyle sanıklara kasten yaralama ve ruhsatsız silah taşıma suçlarından sınırlı cezalar verdi, ancak örgüt üyeliğinden hüküm kurmadı.
AKP Yalova İl Başkanı’na Yönelik Suikast İddiası
Gazeteci Saymaz’ın yazısında yer alan en dikkat çekici iddialardan biri ise, AKP Yalova İl Başkanı Umut Güçlü’ye yönelik suikast hazırlığı oldu.
İddialara göre;
- DEAŞ-Horasan bağlantılı bazı şüphelilerin telefonlarında,
- Umut Güçlü’nün babasına ait eve ilişkin krokiler,
- Evin fotoğrafları,
- Silah teminine yönelik mesajlaşmalar
tespit edildi.
Soruşturma kapsamında 3 şüpheli tutuklandı. İki sanık, silahlı terör örgütü üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Bu dosyada Umut Güçlü hakkında herhangi bir suçlama bulunmadığı, kendisinin hedef konumunda yer aldığı vurgulandı.
“Yalova Uzun Süredir Risk Altında” Uyarısı
Terör davalarını yakından takip eden Avukat Onur Güler, Yalova’da yaklaşık 12 yıldır tekfirci ve selefi yapıların dergi, mescit ve yayınlar etrafında kümelendiğini belirtti.
Güler’e göre son operasyon;
- Uzun süredir izlenen bir hücrenin “patlaması” niteliği taşıyor,
- Terörle mücadelede yeni ve daha sert bir dönemin başlangıcı olabilir.












